İŞ DÜNYASI TEMSİLCİLERİNE ALTIN ÖĞÜTLER
“Türkiye’nin büyümesi, takdir edilecek bir sonuçtur”
Türkiye, 2017 yılı ikinci döneminde % 5’ten fazla büyüme başarısını gösterdi. Batı ülkelerinin zayıf bir Türkiye yaratma gayretlerine yönelik baskı ve tehditlerine rağmen, Türkiye’nin büyümesinin takdir edilecek bir sonuç olduğunu kabul etmek lazım.
“KOBİ’ler ülke kalkınmasının temel taşlarıdır”
KOBİ’ler ülkelerin kalkınmışlığı ve zenginliğinin göstergesidir. KOBİ’ler, değişen piyasa koşullarına hızlı uyum yetenekleri, esnek üretim yapıları, bölgeler arasında dengeli büyüme, işsizliğin azaltılması ve yeni iş alanları açılmasındaki katkıları gibi bir dizi olumlu özellikleri nedeniyle, ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temel taşlarıdır.
Ülkemizde de işletmelerin yüzde 99,9’unu oluşturan KOBİ’lere baktığımızda;
3.175.000 işletme,
3.172.000 KOBİ %99,9,
3.000 civarında büyük işletme olduğunu görürüz.
KOBİ’lerle ilgili diğer rakamlara da göz atarsak, KOBİ’ler;
Toplam istihdamın yüzde 78’ini,
Toplam satışların yüzde 65,5’ini,
Toplam katma değerin yüzde 55’ini,
Toplam yatırımların yüzde 50’sini,
Toplam ihracatın yüzde 30,1’ini, gerçekleştirirken,
Toplam kredilerin ancak yüzde 24’ünü kullanabilmektedirler.
Bu rakamlar, KOBİ’lerin Türkiye ekonomisindeki önemli rolünü açıkça göstermektedir.
Bu önemli özelliklerinin yanı sıra, KOBİ’lerin yaşadıkları ve çözmeleri gereken birtakım sorunları da bulunmaktadır.
KOBİ’lerin öncelikli sorunu, öz kaynak yetersizliği ve kredi teminindeki güçlüklerden oluşan finansal sorunlardır. Yapısal, yönetim, üretim ve yeni teknolojilere uyum sorunları, düşük kapasiteyle çalışma, tedarik ve stoklama, bilgi desteği ve teknik yardım, pazarlama ve rekabet, yeni yatırım yapamama, Gümrük Birliği’ne uyum, yasal düzenlemelerde yetersizlik ve bürokratik engeller gibi sorunlar da, KOBİ’lerin yaşadığı veya yaşaması muhtemel diğer problemleri oluşturmaktadır.
“KOBİ’lerimizi ve tüm işlerimizi, işletmelerimizi büyütmeliyiz”
Her zaman söylediklerimizi tekrarlarsak, işletmelerimizi büyütmeliyiz.
Peki ama nasıl?
Başarılı olmak isteyenlerin, başarıyı istemeleri, olmazsa olmaz mecburiyettir, çünkü başarı, başarıyı isteyenler tarafından elde edilir.
“Başarı, başarıyı isteyenler tarafından elde edilir”
Gelişeceğinize, başaracağınıza dair inancınız ve hedefleriniz varsa, hayallerinizden asla vazgeçmiyorsanız, başarı ve mutlu son sizin olacaktır. Eğer yenileceğini düşünüyorsan, yenilirsin. Girişmeye cesaretin yoksa girişemezsin. Başarmak ister ama başaramayacağını düşünürsen, başaramazsın. Zafer, her zaman daha güçlülerin değil, kazanacağına inananlarındır. İşini geliştirmeye niyet eden, ancak geliştiremediği için mazeretler yaratmak, kaybetmek için doğanların işidir.
“Yeniliklere açık olmalı, doğru hesap yapmalısınız”
Yeniliklere açık olmak önemlidir. Unutmayın ki, insanları, firmaları, dünyayı vb. değiştiren ve geliştiren olgu yeniliklerdir, inovasyondur. Hesap yapma mantığı sahibi olmak lazım. Unutmayalım ki, hesabını bilmeyen kişiler ve firmaların, hatta devletlerin sonu hüsrandır.
“Hep pozitif olun ve kendinize güvenin”
Hep pozitif düşünmelisiniz. Felaket senaryolarına itibar etmeyin. Pozitif düşünemeyenler, kendilerini olumsuzluğa mahkûm ederler. “Kimse yapamaz ben yaparım, kimse bilemez ben bilirim” sözlerindeki derin anlamın, kişinin kendisine güveninin temeli olacağı bilinmeli.
“Zengin tecrübelerden yararlanın”
Sormak, sorarak öğrenmek ayıp değil, başkalarının tecrübelerinden yararlanmaktır. Doğru bilgi sahibi olanlara sormaktan çekinmeyin. Dinlemeyi bilmek önemlidir, dinlemeyen anlayamaz, öğrenemez. Ne kadar dikkatli dinler, mümkünse not alırsanız, algılamanız güçlü olur. Literatür taraması yapma, araştırma ve tabii ki geliştirme çok önemlidir.
“Ya yol bulun, ya da yol açın”
Zorluklar, imkânsızlıklar karşısında Hannibal’ın “Ya yol bulacağım, ya yol açacağım” sözlerini hatırlayın ve gereğini yapın.
“Zoru başarmak kolaydır, imkânsızı başarmak azim ister”
Başarıyı isteyin. Zorluklara karşı gelin, imkânsızı başarmayı imkânsız görmeyin, zoru başarmak kolaydır, imkânsızı başarmak azim ister.
Makul ve mantıklı hayallerinize ulaşabileceğinize, önce kendiniz inanın. Kendinize güvenin, sıfırdan kendi işini kurmuş çok örnekler vardır.
“Hayallerinize inanın ve hedeflerinizi belirleyin”
Hayallerinizi çevrenizdeki doğru insanlarla paylaşın, sizi anlayanlara yakın, hafife alanlardan ve durağan yapıda olanlardan uzak durun. Durağan kişiler sizi de durağanlaştırır. Çünkü kendileri durağan oldukları için, çevrelerindekilerin de kendileri gibi olmalarını isterler.
Hedefleriniz olmazsa, nereye gideceğiniz belli değildir. Nereye gideceğiniz belli değilse, hangi yoldan gideceğiniz de önemli değildir.
Büyük düşünmeniz lazım. Büyük işler, büyük düşünenler tarafından başarılmıştır. Küçük düşünenler, küçük kalmaya mahkûmdur.
Daima büyük düşünün derken, merdivenlerin ağır ağır ve de emin adımlarla çıkılması gerektiği unutulmamalıdır.
“Ayağınızı yere sağlam basın, ancak gözünüzü zirvelere dikin”
Ayağınız yere sağlam basıp, gözünüzü zirvelere dikmek gerektiğini unutmayın. Başarı yolculuğunuz, asla cahil cesareti olmamalıdır.
Güven vermek, güvenilir olmak, güven duymak şüphesiz çok değerli özelliklerdir. Hepimiz bu vasıflara sahip insanlar olmayı ilke edinmeliyiz. Alım, satım, ticaret, ortaklık, vb. gibi menfaat paylaşımı aşamasında güven ne kadar önemli ise, bunları imza altına almak da o kadar önemlidir. Yasalar güvene değil belgeye bakar. Güvene dayalı yaptığınız işlemler için şahitleriniz olsa bile, imzalı belgeniz yok ise, yasa sizi koru(ya)maz. En yakınınızdaki, en güvendiğiniz kişi(ler) ile dahi “sadece güvene değil, imzalanmış belgeye bağlı” iş ve işlemler yapılmalıdır. Belgesiz yaptığınız iş veya işlem, taraflardan birisine ne kadar önemli menfaat sağlıyorsa, diğer tarafın zarar görmesi ihtimali de o kadar artar.
Belgesiz yaptığınız iş ve işlemlerden zarar görmeniz halinde, hem zarara uğradığınıza, hem de dostunuzu, yakınınızı kaybettiğinize yanarsınız. Güvendiğiniz kişilerle aranızdaki işlemlerde “belgelemek” talebi yadırganmamalıdır. İmzalanmış belge, tarafları koruyan teminattır.
“Asla taklit eden olmayın”
Asla taklit eden olmayın. Taklit ediliyorsanız, üzülmek yerine memnun olmalısınız. Sizi taklit edenlerden üstünsünüz ki taklit ediliyorsunuz. Taklit etmek, kişilik bozukluğudur. Çevrenize bakın, kendine güveni, bilgisi, becerisi, cesareti olmayanların taklitçi olduklarını görürsünüz. İlginçtir ki, taklitçiler, taklit ettikleri kişilerin davranışlarını sanki kendi özellikleri gibi gösterip, övünmekten de geri kalmazlar. Sadece kişiler taklit edilmez. Ekonomik değerler, sosyal değerler, kariyer, mesleki değerler vb. taklit edildiğini çokça görürüz. Kendi yaratıcı güçlerini keşfetmeye çalışmak yerine, taklitçiliği benimseyenler, kendilerine zarar verdiklerinin farkında bile değillerdir. Kabul etmek gerekir ki, taklitçilerin yetenekleri ve yaratıcı güçleri olsa zaten kullanırlar, olmadığı için taklit ederler, İlginçtir, mahcup da olmazlar. Taklit edilmek üzüyor ve zarar veriyorsa, taklit etmek de diğerini aynı şekilde üzer ve zarar verir.
Ailemiz için, şehrimiz için, ülkemiz için katma değer yaratmak görevimizin bilinciyle, var gücümüzle çalışmak zorunda olduğumuzun farkındayız.”
Nafi GÜRAL
KUTSO Yönetim Kurulu Başkanı