BASIN AÇIKLAMASI
- Ülke olarak 6 Şubat gününe maalesef ki korkunç bir felaketle uyandık. Aynı gün, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.5 şiddetinde iki büyük deprem meydana geldi. Büyüklükleri 6’nın üzerinde olan 2 büyük artçı sarsıntı da binalardaki hasar düzeyinin artmasına neden oldu.
- Deprem yaklaşık 10 çevre ilini ve yaklaşık 13 buçuk milyon insanı doğrudan etkiledi. Etkilenen illerimiz şu şekilde: Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana.
- AFAD, depremde, 12 bin 141 bina ve 66 bin 58 bağımsız bölümün yıkıldığını açıkladı. Son rakamlara göre 35 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 105 binin üstünde kişinin yaralandığı bildirildi.
- Deprem bölgesinde etkisini sürdüren soğuk kış şartlarının etkisiyle devam eden yardım çalışmalarına tüm Türkiye ve dünya olarak seferber olmuş durumda. Halen afet bölgesine yoğun yardımlar ve bağışlar gönderilmeye devam ediyor
Şimdi, depremden etkilenen iller özelinde bazı rakamlar paylaşmak istiyorum.
- Bu illerdeki toplam nüfus 13.421.699 olup bu rakam Türkiye’nin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 16’sına tekabül ediyor.
- Türkiye’deki 25,3 milyon hanenin yüzde 13’ünün yaşadığı afete maruz kalan 10 ildeki binaların; yüzde 52’si 2001 sonrası, yüzde 26,4’ü 1981-2000 arası, yüzde 10’u ise 1980 öncesi inşa edilmiş. Özetle 2001 yılı öncesinde inşa edilen binalarda yaşayan hane sayısı en az yüzde 36,5.
Ekonomik verilere bakacak olursak;
- Afet Bölgesinde yer alan 10 ilin toplam GSYH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) içerisindeki payı %9,3. Sektörel bazda, illerin Milli Gelir’den aldığı payları incelediğimizde Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık sektöründe %14,3 gibi önemli bir paya sahip afetten etkilenen bölgeler. Bunun yanında, Sanayi Sektörü ve İmalat Sanayi Sektöründe de toplamda %22,5 gibi azımsanmayacak bir paya sahip bir bölgeden bahsediyoruz.
- Afet bölgesindeki illerde ülke çapındaki toplam girişimler yüzde 11,7’yi, gelir vergisi faal mükellefleri yüzde 11,1’i, kurumlar vergisi faal mükellefleri yüzde 9,2’yi ve KDV faal mükellefler yüzde 10,5’i bulmaktadır.
- Bölge, ülke çapındaki bitkisel üretimin yüzde 20,9’unu, tahıllar ve diğer bitkisel üretiminin yüzde 12’sini üretirken, toplam işlenen tarım alanının yüzde 14,5’ine, büyükbaş hayvanların yüzde 12’sine ve küçükbaş hayvanların 16,3’üne sahiptir.
- İlgili 10 il; toplam kredilerde % 9, mevduatlarda % 5,2 ve takipteki kredilerde % 17,6 paya sahiptir.
- Afet bölgesinde yer alan iller toplam ihracatın % 8,7’sini gerçekleştirmektedir. 2022 yılında 19,76 milyar dolarlık bu ihracatın, 10,52 milyar dolar ile yarısından fazlası Gaziantep’te gerçekleşmiştir. Hububat, bakliyat, yağlı tohum ve mamulleri, çelik, tarım ürünleri, tekstil ve hammaddeleri, hazır giyim ürünleri öncü ihracat kalemleridir.
Afet gerçekleştikten sonra sıkça karşılaştırılan 1999 Marmara depremi ile beraber baktığımızda şunlar dikkat çekmektedir:
- İlk önce Kahramanmaraş depreminin 130 atom bombası büyüklüğünde bir enerji birikimiyle gerçekleştiğini vurgulamak istiyorum.
- Kahramanmaraş merkezli depremin coğrafi etki alanı (30.000 km2), Marmara depreminin coğrafi etki alanının (15.000 km2) yaklaşık 2 katıdır.
- Kahramanmaraş deprem bölgesi, Marmara deprem bölgesine göre daha düşük gelir, daha fazla nüfus, daha fazla istihdam ve daha fazla hane içermektedir.
- Marmara Depreminde can kaybı 18.373 kişi, mali hasar 1999 dolar verisiyle 17,1 milyar dolar hesap ediliyor. Marmara Depremi, 2021 yılında gerçekleşseydi, can kaybı 26.451 kişi ve 51,1 milyar dolar mali hasar yaratacağı tahmin edilmektedir.
- Marmara Depremi verilerinin kullanıldığı metodoloji ile Kahramanmaraş Depremi’ni 2021 yılı dolar verileriyle sınarsak 72.663 can kaybı, 84,1 milyar dolar mali hasar hesaplanmaktadır.
- Mevcut durumda eldeki verilere baktığımızda 200.000’e yakın kişi yaralanırken TÜRKONFED’in yaptığı analize göre 72 bin 663 kişinin can kaybına uğrayacağı tahmin edilmektedir.
Ekonomi açısından alınan hasarlara baktığımızda ise;
- Depremin, 70,75 milyar doları konut zararı, 10,4 milyar doları milli gelir kaybı ve 2,91 milyar doları işgünü kaybı olmak üzere toplamda 84,06 milyar dolar hasara neden olması beklenmektedir.
- İllerin milli gelire katkılarındaki azalmaya paralel olarak afete maruz kalan 10 ilin ihracatının, ihracatı göğüsleyen liman altyapısının bozulmasının da etkisiyle, 15 milyar dolar düzeyinin altına düşebileceği tahmin edilmektedir.
Aynı şekilde altyapıda da ciddi hasarlar meydana geldi;
- Ulaşım, elektrik, doğalgaz, petrol hatları, iletişim gibi altyapı yatırımları önemli oranda zarar gördü.
- Bunun yanında İskenderun’da 1 devlet hastanesinin bir bölümü yıkılırken, Hatay’da 2 devlet hastanesi tamamen yıkıldı. Birçok özel hastane de yıkıldı veya kalıcı olarak zarar gördü.
- Bölgede eğitim de tamamen askıya alınmış durumda. Depremden etkilenen 10 ilde eğitim gören öğrencilerin istedikleri illere nakil yaptırabilecekleri duyuruldu.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda önemli bir göç dalgası da olacaktır.
- Depremin doğal bir sonucu olarak büyük bir göç dalgasının Adana’dan, İstanbul’a kadar geniş coğrafyaya doğru gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu açıdan, gerçekleşecek yurtiçi göçün sosyo-ekonomik etkileri de ayrı bir araştırma konusu olacaktır.
Depremin genel bütçeye etkisini değerlendirdiğimizde;
- 2023 yılı bütçe açığı 659,6 milyar TL olarak hedefleniyordu. Depreme ilişkin kamu harcamalarının GSYH’nin yüzde 5,5’ine eşdeğer olabileceği tahmin edilmektedir. Mevcut şartlar altında bütçe açığının en azından 1 trilyon TL’nin üzerine çıkması beklenebilir.
Şimdi KUTSO olarak biz neler yaptık onlardan bahsetmek istiyorum.
- İvedilikle 6 Şubat Pazartesi 2023 tarihinde Valilik makamından nakdi ve ayni yardım toplanmasına ilişkin onay alarak yardım kampanyası başlattık.
- Kampanyayı sosyal medya, SMS ve eposta aracılığıyla yerel basınla duyurduk.
- Topladığımız nakdi yardımlar ile ısınma, giyim, gıda, hijyen olmak üzere pek çok çeşit malzemeyi bölgeye gönderdik.
- Odamız tarafından alınan 12 adet konteyner ev 09.02.2023 tarihinde Hatay’a gönderildi.
- Alınan malzemeler ile gelen ayni yardımlar 11.02.2023 tarihinde Hatay’a ulaştırıldı.
- Ayrıca, Yönetim Kurulu Başkan Vekilliğini yaptığım Gürok Grubu olarak, 200 konteyner ev, 100 seyyar wc duş, 14.000 battaniye, Adana, Hatay, Osmaniye, İskenderun illerine imalatları tamamlandıkça gönderiliyor.
- 11 Şubat 2023 tarihinde, Valilik iş birliği ile odamız tarafından, Hatay ilinde 1000 konteynerlik “Kütahya Konteyner Kent” kurulmak üzere çalışmalarımıza başladık.
- Kütahya Valiliği, Kütahya Belediyesi, Kütahya Ticaret Borsası, Simav Ticaret ve Sanayi Odası, Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası, Gediz Ticaret ve Sanayi Odası’nın destekleriyle çalışmalarımızı yürüteceğiz.
- “Kütahya Konteyner Kentimizi” afet bölgesinde hayata geçirmek için çalışacağız.
- Bu konuda yardım edebilme gücü olan tüm vatandaşlarımızın desteğine ihtiyacımız var. Deprem bölgesine gönderilen her konteyner şu anda deprem sonrasında zorlu koşullarda yaşayan vatandaşlarımızın hayatını bir nebze de olsa kolaylaştırıyor. En temel haklardan biri olan barınma konusunda vatandaşlarımızın bizlere destek vereceğine inanıyorum ve sizlerin aracılığıyla bu desteklerini beklediğimizi iletmek istiyorum. Sizlerden de hızlıca kardeş kentimizi oluşturmamız için konuyu gündemde tutmanızı rica ediyorum.
AFAD İl Müdürlüğümüz ile görüşme yaptık. Önümüzdeki süreçte üyelerimiz ve ailelerine yönelik afet farkındalık eğitimleri düzenleyeceğiz.
Son olarak ise afet sonrası ekonomik toparlanma ve önerilerden bahsetmek istiyorum.
- Ekonomilerin yeniden inşa süreci, doğal afetten etkilenen her ülkeye özgü olmalıdır. Ancak ister gelişmiş ister gelişmekte olan ülkelerde olsun yerel işletmeler için tablo çok daha karmaşık olmaktadır. Afet sonrası bölgesel kalkınmanın hızla sağlanması açısından KOBİ’lere yönelik ve KOBİ’leri merkeze alan özel politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
Öneriler;
- 6 Şubat’ta meydana gelen deprem 10 ilimizde ağır sonuçlara neden olmuştur.17 Ağustos depremi baz alındığında depremin minimum ekonomik sonucu ülke Gayrisafi Hasılasının en az %6’sı büyüklüğünde ekonomik etkiye neden olacaktır.
- Ayrıca söz konusu bölgelerimizin demografik durumu nedeniyle ortaya çıkan hassasiyet ile sınır bölgeleri olması sebebiyle bölgeden Türk nüfusun göçünün önüne geçecek sosyal ve ekonomik politikalar geliştirilmelidir.
- Bu kapsamda depremin sosyal, demografik ve ekonomik etkileri ele alınırken konu kısa ve orta vadelerle değerlendirilmeli, buna ek olarak deprem bölgesi ile deprem dışı bölgeler olmak üzere iki kategoride durum ele alınmalıdır.
DEPREM BÖLGESİNDE KISA VADEDE YAPILMASI GEREKEN ACİL BARINMA, ISINMA VE GIDA OLMAK ÜZERE TEMEL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI İÇİN ÖNERİLERİMİZİ SIRALAMAK İSTERİM
- Deprem bölgelerindeki ticaret erbabının piyasada olan çek-senetlerinin 3 ay süreyle devlet tarafından ödenmesi.
- Deprem bölgesinde maddi olanakların kısıtlılığı göz önünde bulundurularak temel gıda maddeleri üzerinden alınan KDV’nin belirli bir süre alınmamasıdır. Bu kapsamda KDV’li ürün alıp KDV’siz satan mükelleflerin iade taleplerinin ivedi bir şekilde yerinde getirilmesi önem arz etmektedir.
- Depremden etkilenen vatandaşlarımıza yardım için seferber olmuş yardımseverlerin Kızılay ve AFAD’a bağışlanmak üzere yaptıkları satın almalarda KDV’nin istisna tutulması yardım bütçelerinin daha geniş ve esnek kullanılmasına olanak sağlayacaktır.
- Depremzede çocuklarımızın eğitime en hızlı dönmelerini sağlayacak şekilde devlet parasız yatılı okullarında olanaklar sağlanması, özel okulların burs olanaklarının teşvik edilmesi, belirli bir oranda depremzede öğrencilerin burslu okullara kabulüne imkan sağlanması değerlendirilebilir. Depremzede çocuklara yönelik burslar doğrudan doğruya gider yazılabilmelidir.
- Depremde araçları zarar görmüş depremzedelerin yeni araç alımlarında belirli bir oranda ÖTV ve KDV desteği sağlanması mümkündür.
- Deprem bölgesinde KDV iade alacağı olan işletmelerin iadelerinin en hızlı şekilde karşılanması adına bürokratik engeller azaltılmalı, bölgede bekleyen iadeler en azından indirimli teminat uygulama sisteminden (ITUS) yararlandırılmalıdır.
DEPREM BÖLGESİNDE ORTA VADEDE DİKKATE ALINMASINI ÖNERDİĞİMİZ HUSUSLARA GELİRSEK;
- Deprem bölgelerinde orta vadede yapılması gerekenler depremden etkilenen vatandaşlarımızın en hızlı şekilde hayata adapte olmalarını sağlayacak çalışma, işyeri, okul gibi ortamlara ulaşmalarını en sağlıklı şekilde sağlamak olacaktır.
- Bölgeden kaçışlar özellikle çalışır nüfusun hızla azalmasına sebebiyet vermektedir. Bölgede bulunan işletmelerin en büyük sıkıntısı nakit akış problemidir. Bu kapsamda özellikle nakit akışlarına katkı sağlayacak KDV iadesi gibi durumların hızla sonuçlandırılması veya onarma, çalışır hale getirme maksatlarıyla yapılacak satın almalarda KDV yükünün kaldırılması/ azaltılması yönünde planlamalar yapılmalıdır. Bu kapsamda;
- İşini kaybetmiş depremzede vatandaşlarımızın en hızlı şekilde istihdamını teşvik etmek üzere işverene yüklerini azaltıcı destekler sağlanmalıdır. Özellikle ilgili bölgelerdeki istihdamlarda devletçe SGK prim desteklerinin karşılanması, yarı zamanlı çalışmalarda kısa çalışma ödeneği gibi imkanlardan yararlandırılması, asgari ücret üzerinden bir kısım ücretlerinin karşılanması bölgede istihdamı sürekli kılacak tedbirlerdir.
- Depremde işyerini, deposunu kaybetmiş küçük esnaf ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin kira giderlerinin karşılanması ve söz konusu desteklerin bu işletmeler için vergiye tabi bir gelir olarak dikkate alınmaması, kiraya verenlerin bu kapsamda elde ettiği gelirler üzerinden KDV, gelir stopaj ve gelir/kurumlar vergisi istisnası sağlayarak kira fiyatlarının artmasının önüne geçilmesi sağlanabilir.
- Depremde zarar görmüş fabrika ve imalathanelerde bulunan üretim araçlarının (makine, ekipman vs) yenilenmesi maksadıyla düşük faizli yerine koyma kredileri ile bu tür satın almalarda KDV istisnası sağlanmalıdır.
- Depreme mukavemet sağlayan teknolojiler kullanarak yapılan yeni konut inşaatlarında yatırım teşviklerinde katkı tutarının %100 olarak dikkate alınması ve bu inşaatlardaki KDV oranının sıfırlanması konut fiyat seviyesinin korunmasına ve daha nitelikli binaların inşasına olanak sağlayacaktır.
- Fay hattı üzerinde mevcut olan yerleşim yerlerinin ve binaların taşınması için belirli bir oranda maliyetlerin karşılanması ve teşvikler sunulması,
- Fay hattı üzerinde bulunan yol, köprü, geçit gibi ulaşım kanallarının yerlerinin değiştirilmesi maksadıyla teşvikler sağlanması,
- Deprem bölgelerinde yeni inşa edilecek konaklama tesisi, özel okul ve hastanelerin kazançlarının belirli bir süre vergiden istisna tutulması yoluna gidilebilir.
SON OLARAK DEPREM DIŞI BÖLGELERE YÖNELİK KISA VADEDE DİKKATE ALINMASINI ÖNERDİĞİMİZ HUSUSLARI SIRALARSAK;
- Deprem bölgelerinde bulunan işletmeler tarafından düzenlenen veya ciro edilen çek ve senet gibi kıymetli evrakların tahsiline olanak sağlayarak ekonomik hayatın deprem dışı bölgelerde canlı kalmasını sağlayacak destek, ucuz kredi veya kefalet niteliğinde düzenlemelerin yapılması büyük önem arz etmektedir.
- Deprem bölgesinden alacağı olan işletmelerin bu alacaklarından vazgeçmeleri halinde doğrudan gider olarak indirimine olanak sağlanması,
- Deprem bölgelerine yönelik olarak yapılan yatırım malzemeleri ile toptan satışlarda KDV yükünün azaltılması maksadıyla KDV oranın %1’e çekilmesi,
- Deprem bölgesinde tedarikçisi olan ve KDV iade talebinde bulunan işletmeler açısından bu bölgelerden yapılan satın almalara ilişkin faturaların karşıt kontrollerinde prosedürlerin uygulanmaması iade süreçlerinin akışını kolaylaştıracaktır.
TÜM BUNLARIN YANISIRA SÜREÇ BOYUNCA UYGULANACAK GENEL YAKLAŞIMIMIZ İSE ŞU ŞEKİLDE OLMALIDIR:
- Depremin ekonomik etkilerinin makroekonomik ve sosyo-ekonomik analiz boyutuyla ilgili ayrıntılı incelemeler yapılmalı, etki analizleri doğru politikaların kurgulanmasında için kullanılmalıdır.
- Depremle ilgili yasal düzenleme ve kurumsal yönetim konuları gündeme alınıp “Depreme dayanıklı daha iyi bir şehir planlamasına doğru” örgütlenmelere fırsat verilmelidir.
- Deprem sonrası yeniden inşa ve ekonomik rehabilitasyon süreçlerinde piyasa ekonomisini de esas alan bir ekonomik gelişme yaklaşımı çerçevesinde konu ele alınmalıdır.
- İleriye yönelik yapılması gereken deprem riski ve ekonomik hazırlık çalışmalarında bilimsel yaklaşım ön plana çıkarılmalıdır. Örneğin iki Türk deprembilimci-sismolog, Alaska Üniversitesi’nden Ezgi Karasözen ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Didem Cambaz’ın da ortak yazarı olduğu 30 Mayıs 2020 tarihinde yayınlanan bir bilimsel makalede, 24 Ocak 2020 tarihli 6.8 büyüklüğündeki Elâzığ depreminin Doğu Anadolu fay hattında büyük bir kırılmayı haber verdiğine işaret edilmiştir.
Son olarak;
Sözlerimi tamamlarken yaşadığım derin üzüntüyü anlatmamın kelimelerle mümkün olmadığını paylaşmak istiyorum… Ancak yaşadığımız bu büyük felaketi milletçe tek yürek olarak hep birlikte atlatacağımıza yürekten inanıyorum.
15/02/2023
ESİN GÜRAL ARGAT
KUTSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI