BİRBİRİMİZDEN CESARET ALDIK

Geçtiğimiz günlerde iş hayatında bir takım çözülmesi gereken durumlar oluştu. Kütahya olarak da karşılaştığımız birkaç sorun vardı. Bu durumları incelerken, sorunların temelinde korkunun olduğunu gördük. Arkadaşlarımla bu konular üzerinde sohbet ederken dedik ki “korku, tüm yaşantımızda olduğu gibi iş hayatını da olumsuz etkileyen bir faktör.”

Burada şunu söylemek istiyorum. Hem yaşantımızda, hem de iş hayatında korkak değil, cesur olmalıyız. Ama cesur olmak derken sakın ola ki yanlış anlaşılmasın, cahil cesareti değil, bilinçli olarak cesur olmalıyız.

Peki, bu korku illeti başımıza nasıl  bela oldu? Araştırdığımızda göreceğiz ki korku ile ilk tanışma çocukluğumuzda, aile içerisinde ve çevremizde oluşmaya başlamıştır.

Biz öncelikle aile içerisindeki korku sorunlarını çözmeliyiz. Asla ve asla çocuklarımızı korku ile tanıştırmayalım. Çocuklarımızı korku ile terbiye etmek, okul başarısı için korkutarak yönlendirmek ve gelecek endişesi, korkuları edinmesine yol açacak yöntemlere  kesinlikle tenezzül etmemeliyiz. Aksi halde çocuklar, yetişme çağında korku girdabına kapılarak kimliğini ve kişiliğini bulmakta zorlanır ve hayat boyunca bu korkuların altında ezilir. Daha da önemlisi bunun genlerimize yerleşebiliyor olması. Genlerdeki korku ve cesaret olgusunu anlayabilmek için bazı coğrafi bölgelerimizin insan yapısını gözlemlersek, getirdiği faydayı veya yarattığı zararı kolaylıkla görebiliriz.

Aile içinde  eşlerin  birbirlerine asla ve asla korku salmamaları lazım. Bu korkular insanın hem sosyal hayatına hem de ekonomik hayatına yansıyor. Korkudan hiçbir şey elde edilemiyor. Elinizdeki gücü korku yerine sevgiye, hoşgörüye dönüştürebilmeniz halinde arzu edilen aile huzuru ve başarı elde edilebiliyor.

Kütahya’nın en önemli sorunlarından bir tanesi ekonomik anlamda yeterli miktarda gelişme olmaması. Bu gelişmeyi sağlayacak olanların KUTSO şemsiyesi altında toplanmış iş insanları ve Kütahya’da yatırım yapacak girişimciler olduğunu biliyoruz. İş insanlarımız hem kendileri, hem de şehrimiz için başarılı olmak zorundalar. Başarı çok sayıda faktör üzerine kuruludur. Bu faktörlerden bir tanesi de korkusu olmayan, cesur insan olmaktır. Eğer ruhumuzu korku sarmışsa, o korku ayağımızda pranga olur ve hareketimizi büyük ölçüde engeller.

Korkunun panzehirinin birlik olduğunu söyleyebiliriz. “Birbirimizden cesaret aldık” özdeyişini zaman zaman kullanırız. Gerçekten birlik olunduğu zaman korku yenilir, korkutan faktörler yok edilir. Eğer korkutan faktörleri yok edemezseniz, o faktörler artan bir etki ile size zarar vermeye devam eder.

Tüm bunları söyledikten sonra noktayı koymadan şunu bilmeliyiz.

Ne korkan, ne korkutan olmamalıyız.

Nereden gelirse gelsin, korkuya kapılmamalı, o korkuyu yok etmeye çalışmalıyız.

Korkarsak pısırık kalırız, eziliriz.

Korkutursak, korkutma gücünüz elimizden çıktığında bedelini öderiz.

Bahsettiğimiz cesaret, cahil cesareti değil, bilinçli cesarettir.

Ayağımız yere sağlam basmalı gözümüz zirvelerde olmalıdır.

Nafi GÜRAL

Yönetim Kurulu Başkanı