KUTSO BAŞKANI NAFİ GÜRAL’DAN BAŞARI SIRLARI

Her ayın son salı günü düzenlenen, Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KUTSO) meslek komiteleri toplantısının kasım ayı toplantısı gerçekleştirildi.

 

KUTSO’nun 14 Meslek Komitesi’nin başkan ve üyelerinin, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katıldığı toplantı öncesinde, KUTSO Sosyal Tesisi Âlâ Restoran’da kahvaltı

düzenlendi. Her bir meslek komitesi başkan ve üyeleri, KUTSO hizmet binasında kendilerine tahsis edilmiş olan çalışma odalarında aylık toplantılarını gerçekleştirdi.

 

Kahvaltının ardından yaptığı konuşma ile, meslek komiteleri başkan ve üyelerine hitap eden KUTSO Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, başarının sırlarını ve iş dünyasındaki 50 yılı aşkın tecrübelerini paylaşarak, tavsiyelerde bulundu.

 

Türkiye ve Kütahya ekonomisini de değerlendiren Güral, işletmelerin başarılı olmalarına katkı sağlayacak ipuçlarını, kendi yaşamından ve işletmesinden örnekler paylaşarak anlattığı konuşmasında şunları söyledi:

 

 

“Meslek Komitelerimizin Değerli Üyeleri. Seçim bitti, halkın iradesi, tüm olumsuz senaryoları yok ederek, Türkiye’nin önünü açtı, terör belasının üstesinden gelebilmek için, hem siyaset, hem de kolluk kuvvetlerimiz var güçleri ile çalışıyorlar. Bu çalışmaların aralıksız süreceği ve sonunda terörün bitirileceğine inanıyorum.

 

Burada bulunanların, sadece kendi işlerini değil, şehrimizi de geliştirmek zorunda ve bilincinde olduklarını biliyoruz. İsterseniz öncelikle ülkemize  ve şehrimize göz atalım.

Türk ekonomisinin, doğal olarak da Kütahya ekonomisinin temel sorunu ölçek ekonomisi.

 

Türkiye genelinde 1.645.000 civarında işletme var. Bunlardan,

% 85 kısmını oluşturan 1.400.000 kadarı mikro işletme 

%12 kısmını oluşturan 210.000 kadarı küçük işletme

%  2 kısmını oluşturan 30.000 kadarı orta boy işletme

%  1 den daha azını oluşturan 4.500 kadarı büyük işletme

 

İlçeleri ile birlikte Kütahya’ya bakacak olursak,  10.000 civarında işletme var. Bunlardan,

% 85 kısmını oluşturan 8.500 mikro işletme 

%12 kısmını oluşturan 1.250  küçük işletme

%  2 kısmını oluşturan 185 orta boy işletme

%  1 den daha azını oluşturan 35  büyük işletme.

 

İşletme büyüklüğü olarak, Türkiye ortalaması ile çakıştığını görüyoruz. Demek sorun sadece Kütahya’da değil, ülke genelinde de aynı sorun yaşanıyor. 

 

 

Peki, ne yapmak lazım? 

 

Bilinçli olarak  daha çok çalışıp, şehrimizi gelişmiş illerin seviyesine ulaştırmamız gerekiyor.

 

Büyük ümitlerle karşıladığımız 2015 yılının üçüncü çeyreğini bitirdik.  Kimileri için çok verimli, kimileri için durağan, kimileri için kötü geçtiğini işitiyoruz. 

 

“VERİMLİ VE BAŞARILI OLMAYI İSTEMELİ, BAŞARACAĞIMIZA İNANMALIYIZ”

 

Verimli  ve başarılı geçirenlerin sırları, verimli ve başarılı olmayı  istemeleri, başaracaklarına inanmaları ve çok çalışmalarından ibarettir.

 

Durağan geçirenler ise, amaçları olmayan, kaybetmekten korkup yerinde saymayı marifet sayan, kaybetmediği için sevinenlerdir.

 

Kötü geçirenler ise,  karamsar, kötümser,  kaldırabileceği kadar risk almaktan korkan, idealleri ve gelecek beklentisi olmayanlardır.

 

-Ülke geneline baktığımızda da, çarpıcı durum ortaya çıkmaktadır. İşletmelerimizin  % 98’den biraz fazlasının mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden, ortak adları ile KOBİ’lerden oluştuğu görülüyor. 

 

Büyük işletme sayısı, sadece % 2’den daha az, ancak ülkede yaratılan  katma değerin % 76’sını, 4.500 kadar büyük işletme sağlıyor.

 

Mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerden oluşan KOBİ’lerin yarattığı katma değere baktığımızda;

 

İstihdamın                             %76,

Sermaye yatırımlarının       %38,

Yaratılan katma değerin     %26,

İhracatın                                %10,

Banka kredilerinin               % 5,

 

Oranlarında olduğu görülüyor.

 

Aslına  bakarsanız, sayı olarak  % 98 oranını teşkil eden işletmelerin, aynı kategori içinde, (yani KOBİ şemsiyesi altında)  değerlendirilmesini doğru bulmuyoruz. Kamu otoritesi de doğru bulmuyor olacak ki, KOBİ’leri üç kategoride değerlendiriyor. 

 

Bu kapsamda baktığımızda; 

 

MİKRO İŞLETMELER

1.000.000’dan az yıllık ciro yapabilen,

10 kişiden az çalışanı olan,

1.100.000 civarında  mikro işletme var,

Mikro işletmelerde,  3.000.000 civarında çalışan var.

 

KÜÇÜK İŞLETMELER

8.000.000 TL.’ ye kadar ciro yapabilen,

11-50 arası çalışanı olan,

150.000 civarında küçük işletme var,

Küçük işletmelerde 2.800.000 civarında çalışan var.

 

ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELER

Cirosu 40.000.000 TL.’ ye kadar ciro yapabilen,

51-250 arası çalışanı olan,

25.000 civarında orta büyüklükte işletme var,

Orta büyüklükteki işletmelerde 2.200.000 civarında çalışan var.

 

Şimdi bizlere düşen, işletmelerimizi, bir üst kategoriye taşımak için var gücümüzle çalışmaktan ibarettir.

 

Değerli arkadaşlar, ben buralara paraşütle gelmedim. Okulumu bitirdikten sonra, o tarihlerde mikro işletme olan kolektif şirketimizde, babamın yanında 1961 yılında çalışmaya başladım. İş hayatımda 55.yılın içine girdim, zamanla işimiz büyüdü, bugün için;

 

  • Bünyesinde 4200 kişinin çalıştığı, 
  • 2014 yılı gelirleri üzerinden ilçeler dâhil, Kütahya genelinde ödenen kurumlar vergisinin % 41’den fazlasını ödeyen,
  • Türkiye genelindeki istihdam oranlarına göre sıralanmış ilk 100 üretim firması içinde yer alan, 
  • 51 tanesi Kütahya’da olmak üzere, Türkiye genelinde 73 işyeri olan, 
  • 54 il ve 76 ilçedeki bayilerinin, mağazalarının üzerinde, devasa Kütahya tabelaları yazdıran, 
  • Süper brand kriterlerine sahip marka değeri sahibi şirketlerin ortağı, 
  • Anadolu’daki 50 etkin iş insanından birisi olabildim. 

 

Nasıl yaptık? Anlatayım;

                    

Baba nasihatlerini dinledim. Bunları sizinle paylaşıyorum.

 

  • Sağlıklı olmanın temel mecburiyet olduğunu,
  • Aile düzenimizin, örnek alınacak seviyelerde olması gerektiğini,
  • İtibarlı olmanın önemini,
  • Bilinçli ve çok çalışmak gerektiğini, 
  • Hesap yapma mantığı sahibi olmanın önemini,
  • Zaman sana uymaz, sen zamana uyacaksın sözünün anlamını,
  • Sosyal çevrenin içinde olmanın önemini,
  • Bilgiye dayalı etkili hitabet yeteneği kazanılmasının önemini,
  • Dinlemeyi bilmenin önemini, dinlemezsen öğrenemeyeceğini,
  • Moralli olmayı,  moral aşılamayı becermenin önemini,
  • İnanç sahibi olmanın önemini,
  • Tevazuyu elden bırakmamanın önemini,
  • Empati yaparak karşındakini daha iyi anlamayı,
  • Başarının, istemek ve peşinden koşmakla elde edilebileceğini,
  • Başarılı olmak isteyenlerin, başarıyı istemelerinin, olmazsa olmaz mecburiyet olduğunu, 
  • Başarının, ancak  başarıyı isteyenler tarafından elde edileceğini,
  • Başarının  peşinde koşarken, zorluklara karşı gelmenin önemini, 
  • Zoru başarmanın kolay olduğunu,  
  • İmkânsızı başarmanın azim istediğini, 
  • Keşifler ve icatlar hayal mahsulü olduğundan, ancak hayal kurarak ileriyi görebilmeyi ve hep hayallerimin peşinden giderek başarıya ulaşabileceğimi, 
  • Makul ve mantıklı hayallerimize ulaşabileceğinize, önce kendimiz inanmak, kendimize güvenmek gerektiğini,
  • Hayallerinizi, çevremizdeki doğru insanlarla paylaşmayı, bizi anlayanlara yakın, hafife alanlardan ve durağan yapıda olanlardan uzak durmak gerektiğini,
  • Durağan kişilerin bizi de durağanlaştıracağını, çünkü kendileri durağan oldukları için, çevresindeki kişilerin de kendileri gibi olmalarını isteyeceklerini,
  • Hedeflerimiz olmazsa, nereye gideceğimizin belli olmayacağını, nereye gideceğimiz belli değilse, hangi yoldan gideceğimizin de önemli olmadığını, hedefe varmak için, doğru yolun bulunması gerektiğini,
  • Büyük düşünmemiz gerektiğini, büyük işlerin, büyük düşünenler tarafından başarıldığını, küçük düşünenlerin, küçük kalmaya mahkûm olduklarını,
  • Daima büyük düşünürken, merdivenlerin ağır ağır ve de emin adımlarla tırmanılması gerektiğini, yaşayarak öğrendik, uyguladık ve bugünlere geldik.

 

“İYİMSER, HOŞGORÜLÜ, SEVGİYLE VE SAYGIYLA OLURSAK, BAŞARI VE MUTLULUK BİZİMLEDİR.

 

Değerli arkadaşlar, kendimize güvendiğimiz, başaracağımıza inandığımız, pozitif düşünce, iyimserlik, sevgi, saygı, hoşgörü  duygularımız var olduğu sürece, başarı ve mutluluk bizimledir.

 

“ASLA KARAMSAR, GÜVENSİZ VE UMUTSUZ OLMAMALIYIZ”

 

Beynimizden, kendimize güvensizlik, karamsarlık, çaresizlik, korkaklık, umutsuzluk, yorgunluk, bıkkınlık  duygularını söküp atmalıyız.

 

Negatif düşüncelere itibar etmeyip, pozitif düşünceler üretmeli ve çevremizde rol model olarak kabul edilmeyi hedeflemeliyiz. 

 

Sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma vb. konularında cömert, saygısızlık, sevgisizlik, kıskançlık, böbürlenmek vb. konularında cimri olmalıyız.

 

Aile hayatının mükemmelliğinin, muhtemel sorunların aşılmasında en büyük etken olacağını unutmamalı, aile birliğine önem vermeliyiz.

Ama işimizde, ama evimizde, bütçe yapmalıyız, samimiyetle uygulayıp, ödeyemeyeceğimiz borç sarmalına yakalanma belasına takılmamalıyız.

 

Hayatta üç şeyi hazmetmek zordur derler. Serveti, şöhreti ve makamı. Bir tane de ben ilave ediyorum. Üstlerinin, astlarının, eşitlerinin, komşularının ve arkadaşlarının başarılarını.

 

Aynı zaman diliminde eşit şartlarda işe başlayanların, farklı geliştiklerini görürsünüz, aynı bahçeye dikilen fidanlar bile farklı büyür. 

 

Lidersiz ne aile olur, ne şirket, ne de herhangi bir oluşum. Bu gerçeği unutmayalım, ya lider olalım, ya lider bulalım.

 

Liderlik özelliklerini bilmek yetmez, uygulamak gerekir. Google bilgi dolu. Uygulamazsanız ve yararlanmazsanız, bu bilgilerin hiç bir değeri yoktur.

 

“İŞ HAYATINDA YÜKSELENLER, ÇOK ÇALIŞAN, İŞLERİNİ SEVEN, BAŞARMAYA AZİMLİ OLANLARDIR”

 

İş hayatında yükselenlere bakarsak, çok çalıştıklarını, işlerini sevdiklerini, ve başarmaya, yükselmeye azimli olduklarını görürüz.

 

Kendi işlerini beceremeyen bazı iş insanları, başarısızlıklarını kendilerinde aramak yerine “kötü piyasa senaryoları” yazarlar. Bu kategorideki iş insanları, yazdıkları senaryolarla  aslında kendilerine zarar verdiklerini bile bilmiyorlar. Bunu anlatayım;

Bir banka müdüründen dinledim ‘müşteri geliyor, yeni kredi isteme veya kredi erteleme talebinin gerekçesi olarak piyasalardaki olumsuzlukları gösteriyor, banka müdürü düşünüyor, madem müşterimin piyasası olumsuz, benim kredimin geri dönmesi tehlikede demektir. Müşterisine, kredi vermem demek yerine, benim bankamdan kredi almaması  için çok yüksek faiz öneriyorum, kabul ediyor, yüksek faizin cazibesi ile krediyi sürdürüyorum’ diyor. Halbuki, piyasaları kötülemek yerine, öven ve de kendi başarılarından örnekler veren firmalar, güven verdikleri için problem yaşamıyorlar.

 

“AYAĞINIZI YERE SAĞLAM BASARAK, GÖZÜNÜZÜ ZİRVELERE DİKİN”

Nedense Türkiye’de hep kriz edebiyatı yapılır, bunlara kulak asmayın. Ayağınızı yere sağlam basarak, gözünüzü zirvelere dikmek gerektiğini unutmayın. Başarı yolculuğunuz, asla cahil cesareti olmamalıdır.

 

“KÖTÜMSERLİĞE İTİBAR ETMEYİN, İYİMSER OLUN”

Sizi kötümserliğe yönlendirecek faktörlerden uzak durun. Kriz kitapları okumayın, kriz senaryolarının  anlatıldığı ortamlarda bulunmayın, böyle toplantılara katılmayın.

 

Kötümser kitapların ve sunumların müelliflerinin kim olduklarına bakarsanız, tecrübelerini değil, hayal güçlerini görürsünüz.

 

Kötümserliğe itibar etmeyin, iyimserliğe destek olun, hesabınızı doğru yapın, ayaklarınızı yere sağlam basıp, gözlerinizi zirvelere dikmelisiniz. 

 

Ailenize ait otomobil sayınız, eviniz, yazlığınız ve yaşam tarzınız, gelirinizle uyumlu olmalıdır. Gelirinizin üstünde olmaları halinde, servetinizde delik açılır. 

 

Biz, 2000 yılına kadar, üç kardeş, yeni mahallede, 55 yaşıma kadar, aynı konakta birlikte yaşadık. Artan nüfusumuz nedeni ile, yeni mahalleden ayrılıp, Ağaçköy’e gittik. 

 

Aile fertlerinin, benim bindiğim araçlar dâhil, şirketlerimizdeki tüm araçlar kiralıktır. Araç için ödenmesi gereken paraları, işimizde kullanıp, gelir sağlıyoruz, hiç bir zaman deniz kenarında yazlık edinmeyi düşünmediğimiz için yazlığımız hiç olmadı.

 

“FİNANS YÖNETİMİNİ ÖĞRENMEK ŞART”

İş insanları için finans eğitimleri var. Finansman yönetimini öğrenmek şart. Basit olarak maddeler halinde sıralayalım.

 

  • İşimizin büyüklüğüne uygun kurumsallaşma başlatmalıyız. Öncelikle kurumsallaşma nedir, ne değildir, iyi öğrenilmeli, bilinçli olunmalı, adım adım gidilmelidir,
  • Mutlaka bütçe yapmalıyız,
  • Bilinçli olarak kredi kullanmak ve borçlanmak, işinizi geliştirir,
  • Bilinçsiz kredi kullanmak ve borçlanmak, sorunların kaynağını oluşturur,
  • Bankanın çeki, sizin paranız değildir, bilinçli kullanmak gerekir,
  • Sakın ola ki; hatır çeki, hatır senedi, kullanmayın. Kimseye, hatır çeki, senedi vermeyin, kefil olmayın,
  • Borçlanmak süreçlerini yönetirken, borcu borç ile ödüyorsanız, sonunuz hayır getirmez. 

 

Takdir edersiniz ki, 55 yıl, bu kadar kısa zamanda anlatılmaz, yaşadığımız zorlukları anlatsam roman olur. Ama tüm zorlukların üstesinden gelebilmeyi becerebildik ve bugünlere gelmeyi başardık.

 

Arzu etmeniz halinde, baş başa veya gruplar halinde sohbet ederek, bu konularda derinlemesine sohbet edebiliriz. Gene arzu ederseniz, gelecekte yapacağımız meslek komiteleri toplantılarında, sizlere, her birisi ayrı bir toplantıda ele alınacak şekilde;

 

– Aile şirketleri, 

– Liderlik,

– Kurumsallaşma,

– Bütçenin önemi,

– İnovasyon, 

– Verimlilik, 

– Sosyal alanlarda çalışmanın önemi, konularında bilgi paylaşımı yapabilirim.”

 

Haber: KUTSO Basın